Sithpedi Fanon
Advertisement

6.Bölüm: İki Şövalye

Nihayetinde yıllarca eğitim ve özverinin sonucunda Agen Kolar ve Serra Keto, Jedi Konseyi’nin onayı ile Jedi Şövalyesi olmuştu. Ayrıca Uwerta sayesinde Keto, duygularına eskisinde kat ve kat iyi hakim oluyordu. Gerçekleştirilen törenin birkaç hafta sonrasında onlar için özel görevler verilmeye başlamış hatta bazı görevlere tek başlarına çıkabiliyorlardı. Bazı görevlerde de Konsey ikisini gönderiyor ve bu görev sıralarında ikili birbirini daha iyi tanıyor, yakınlaşıyordu (Keto ve Kolar bağlılık konusunda zayıf olmasalar bile kendi aralarında ki bağya engel olamıyorlardı. Görevlerinden de ise çoğunlukla başarılı çıkıyordu.

Ayrılıkçı Kriz’in ortaya çıkması ile Cumhuriyet bir iç kargaşaya sürüklenmiş ve Jedi’ların işi de daha çok yoğunlaşmıştı: Jedi’lar birçok diplomatik müzakerelerde bulunuyordu. Ancak Agen ve Sera birçoğunun aksine farklı görevler veriliyordu.

Ayrılıkçı Kriz’in ilk zamanlarında Agen ve Serra’ya diğerlerine hiç benzemeyen bir görev verilmişti. Konsey, onları odalarına çağırdı ve bunun üzerine ikisi de Konsey huzuruna çıktı.

Selamlaştıktan sonra Yoda hemen konuya girdi:

-Sizin için çok önemli bir görevimiz var. Diğerlerine hiç mi hiç benzemiyor. Yapacağınız şey illegal olabilir ama bunu bizden yapmamızı istiyor Cumhuriyet hem de çok istiyor. Başka çare yoktur bu durumda.

Ser, Yoda’nın sözünü keserek sorunun ne olduğunu sordu ve Yoda devam etti.

-Ayrlıkçılar ile savaşacaksınız ama gizlice. Cumhuriyet ajanları Ayrılıkçıların, Dareven’de gizli bir silah yapıldığını söylüyor ve bu silah bir gezegende ki canlılığı yok edecek radyasyona sahip. Korkutucu. Durdurmalıyız biz onları ve bu görevi Konseyce vermekteyiz biz, size.

Agen Kolar karşılık olarak bunun korkunç bir şey olduğunu aynen o da dile getirdi ve ardından Sera ile birlikte bunun üstesinden geleceklerini bizzat temhinledi. Silahı yok edeceklerdi.

Çok vakit kaybetmeden Cumhuriyet onları hayalet gemi verdi ve ikili ivedilikle yola çıktı. hiperuzay da yolculuk uzun sürecekti, yaklaşık bir gün. Gezegen neredeyse galaksinin dışında bulunuyordu ve tamamı bataklıktı ama diğerlerine göre daha lanet bataklık bir bölgeydi ve bu sebeplen Agen ve Sera özel bir bot giydi.

Agen bu süreçlerde ustasını çok görememekteydi, tıpkı diğer Jedi’lar gibi yoğun bir diplomatik görevlerde bulunuyordu. Bu görevlerin çoğu da başarısızdı. Beş gezegen Cumhuriyet’e tekrar bağlansa on beşi ayrılıyordu. Kriz gün geçtikçe tırmanıyor, bu gerilim Senato’ya da yansıyordu. Kont Dooku önderliğinde ki Ayrılıkçılar güçlerine güç katmaya devam ediyordu. Bazılarını buna Cumhuriyet’in sonu kehaneti bile demişti.

Agen ve Sera bir günlüğünün yolculuğunu daha çok anteraman ve gıda tüketimi ile geçiyordu. Zorlu bir görevdeydiler, karşıların ne çıkacak hiç mi hiç fikirleri yoktu. Neyse ki gemi, ihtiyaçlarını karşılayacak büyüklükteydi.

Nihayetinde Dareven’e ulaşan iki Jedi Şövalyesi, yüzeye iniş yapmaya çalışsalar da bu zordu çünkü bataklıktan uygun bir alan yoktu ama buradaki ağaçların yaprakları tonlarca ağırlığı taşıyacak güçteydi ve bu sebeplen gemilerini büyük bir yaprağın üzerine park etti ve dışarı çıktılar, ikili birbirine “Güç bizimle olsun.” Diye dua ediyordu.

Agen kolunu, kafası hizasına getirerek holo haritasına baktı ve konumlarından, üssün ne tarafta olduğuna baktı ardından etrafına bakarak Serra’ya işaret etti, karşılarındaki nilüfer yolundan gideceklerdi. Nilüferler bataklığın üzerinde süzülüyordu ancak ormandaki yapraklar gibi bu bitkilerde güçlüydü, aslında tüm bitkiler güçlü ve devasaydı. Agen ve Serra hızlıca nilüferlerin üstünden yürürdü ama dikkatli olmalıydılar çünkü bataklığa düşerlerse Force ile bile zor çıkarlardı…

Etraf karanlıktı, güneş yüzeye çok vurmuyordu çünkü etraf ağaçlar ile çevriliydi. Işın kılıçları ile etrafı aydınlattılar.

Bir süre yürüdükten sonra karşıda ki devasa üssü gördüler ancak üs yine çok uzaktaydı, bunun için birçok engelden geçmeleri lazımdı. Çok uzakta olmalarına rağmen üs çok rahat gözüküyordu. İkili kim bilir yakından nasıl gözüküyordur diye de düşünmeden edemedi. Yol boyu ikili neredeyse hiç konuşmadı çünkü buradaki yaratıklar sese çok hassastılar ve bu yüzden küçük bir sesle başlarına bela olabilirlerdi. İkili aralarındaki çekimden farkındaydı, sadece birbirlerine bakışmakla yetindiler.

Üsse doğru iki Jedi Şövalyesi Dareven’in dağlık ve ıslak arazilerinde ve tekrardan bir ormana geçiş yaptılar. Yol uzaktı, bu da yine bir günlerini aldı.

Günün sonunda gece yarısının bir vaktinde iki Jedi, üssün yakınlarına gelmiş ve etrafta çok geçmeden Ayrılıkçı droidleri görmüştü. Agen ve Serra hızlı ve etkili bir plan yaptı. Birkaç metre ileride büyük bir çit ve hemen arkasında küçük bir havalandırma kapısı. Oraya Jedi hızıyla gireceklerdi ve kimseye kendilerini belli etmeyeceklerdi. Hızlıca havalandırma kapısına doğru geçiş yaptılar ve kapıyı sökerek içeriye girdiler. İçerisi son derece pis kokuyordu ve çok karanlıktı. Agen kılıcını açtı ve bir merdiven olduğunu fark etti, ikili tırmandı ve üssün kanalizasyon merkezinde bulunduklarını fark etti. Yine birçok yerde giriş kapısı bulunuyordu. Agen ve Serra doğru kapıyı bulamak için iyice gözden geçirdiler.

Nihayetinde bir kapının üstünde ‘ana reaktöre giden koridor’ diye bir tabela asılıydı ve hızlı ve temkinli ce kapıdan girdiler. Koridorda uzun bir süre yürüdükten sonra karşılarına bir sürü başka koridorlar çıkıyor ve hepsinin başında farklı rakamlar yazıyordu. Birisi, ana reaktöre giden yoldu, gizli tutulmak için numara ile saklanmıştı, akıllıcaydı.

Eğer kimse ile savaşmadan dönerlerse bu onlar için avantaj olacaktı, savaş olmayan bir ortamda savaşmak Jedi’ya yakışmazdı. Ama savaşsalar da savaşmasalar da, eve döndüklerinde arkalarında ölüm bırakacaklardı çünkü üssün havaya uçması ile yine ölüm olacaktı. Ama bunu yine de görünür bir şekilde yapmak istemiyorlardı. Serra ve Agen bu işi meditasyon ile yapacaklardı, doğru geçidi meditasyon ile bulacaklardı.

Meditasyon bir saatten uzun sürmüştü, Serra gözlerini hızlıca açarak “Koridor 11-34!” diye bağırdı ve Agen, meditasyonunu keserek ona emin olup olmadığını sormaya daha başlamadan Serra ona emin olduğunu söyledi. Bunun üzerine ikili 11-34.koridordan ana reaktöre gittiler. Doğru yoldu.

Koridorda dakikalarca yürüdükten sonra koridorun sonunda iki droid gördüler. B2 süper savaş drodileri. Agen onlara Force choke uyguladı ve ikisi saniyeler için bükülerek işlevsiz hale geldi. Bunun üzerine Serra onun kolunu iterek bağırdı ve ona “Ne yapıyorsun?!” diye karşılık verdi.

Agen derin nefes aldıktan sonra ona cevap verdi:

-Seni yakın gördüğümden bunu bil istedim.

-Neyi Agen, neyi?

-Bu Güç’ü kullandığımı. Biliyorum!... Normalde yasak ama gerçekten bende bir yan etkisi olmuyor. Halen aydınlığa bağlıyım. Vaapad kullanıp karanlığı da arasıra kullanan Jedi’lar var, Üstat Mace Windu’yu birçok kez karanlık tarafı kullanırken gördüm, biliyorsun onunla yakınım.

-Ama sen eğitimini almadın bunun Agen, bir daha yapma!

-Serra, seni temin ediyorum bir şey olmayacak. Bu beni karanlığa itmiyor. Bana güvenmiyor musun?

-Ben, be… Sana güveniyorum. Ama dikkatli ol, ne olur.

-Merak etme ediyorum. Birkaç karanlık tarafa başvurduğum güç oyunları da var. Bak ne olur kimseye söyleme, ustama bile. Sana güvendiğim için bunu sana paylaştım. Hislerimi biliyorsun.

Serra ve Agen birbirinin hislerini biliyorlardı ama şimdiye dek bu hislerini karşılıklı dile getirmemişlerdi.

İki muhafızı devirdikten sonra kapıyı açtılar ve sonunda reaktör bölümündelerdi. Agen ve Serra bomba düzeneklerini birçok yere yerleşirdiler ve nihayetinde oradan uzaklaştılar. Bu sırada alarm çalmaya başladı. Görülen o ki iki droid ile temas kurulamayınca orada bir terslik olduğunu anlamışlardı. Agen ve Serra vakit kaybetmeden oradan koşarak çıktılar, Agen gemilerini uzaktan yönlendirdi ve otomatik sürücüyle buraya yönlendirdi.

Çıkışa doğru yaklaştıkları sıra arkalarında drodiler belirmeye başlamış ve onlara ateş açmaya başlamışlardı. Agen ve Serra, bahçede yüzlerce droidin onları beklediği biliyordu.

Işın kılıçlarını açtılar. Başka çare yoktu, savaşacaklardı. Yüzerce savaş droidine karşı ikisi. Ölmek kaçınılmazdı.

Kaçışın sonunda Agen ve Serra koridorun sonunda ki beyaz ışığı gördü. İkili bu kaçış sırası daha kestrime bir yol keşfetmiş ve bu sayede lahım bölgesinden de uzak durmuştu. Tahmin ettikleri gibiydi ama daha azıydı. Karşılarında yüzlerce değil onlarca drodi vardı. İşleri kolaydı. Agen ve Serra kılıçları açtı ve saldırmaya başladılar. Ayrılıkçı güçler ile savaş ilk Jedi’lardı. Bu sırada Agen’ın yönlendirdiği gemi gelmişti ve ikili hızlıca gemiye zıpladılar ve kaçtılar, oradan da hiperuzayı atlayışı yaptılar. Bu sırada Agen kemerinde ki kumandayı eline aldı ve üsse yerleştirdikleri bombaları aktifleştirdiler, üs saniyeler içinde yok oldu. Üs ile birlikte yapacakları silahta…

Coruscant, Jedi Konseyi’ne dönen iki Jedi Şövalyesi, Konsey ve diğer Jedi’ların şaşkınlığına uğramasına sebep olmuştu. Beklediklerinden çok kısa sürede görevlerini bitirmişler di ve dediklerine göre görev zorlu da değildi. Konsey onları küçük bir törenle Jedi Ustası yaptı. Jedi Ustasu Uwerta ve görevinden yeni dönen Jedi Ustası Cin Drallig’te orada bulundu. İkili artık usta olmuştu. Konsey ayrıca Agen’a Tan Yuster adında bir Padawan da verdi. Agen ve Tan birbirleri ile tanışmaya ve eğitmeye hazırlanırken Uwerta’da yanlarında bulundu.

Serra’da eski ustası Drallig ile hasret giderdi. Drallig, tapınak görevinin çoğunu bitirmişti ve eski işine Padawan’lara eğitim vermeye devam edecekti. O günün akşamı Agen, Serra’nın odasında Serra ile bugün yaşadıkları güzel günü paylaşıyordu. Serra’da onunla aynı şeyleri paylaşıyordu. Serra ona küçük Padawan’ın eğitimi sebebiyle eskisi gibi birlikte yakın olamayacağından endişeleniyordu. Aynı sorun Agen’da da vardı.

Ay ışığı Coruscant’in üstüne çökmüştü. Agen ve Serra ise o akşam hem mutlu ama bir yandan da birbrilerini görebilme konusunda ufak bir endişe beslemişti…

Advertisement